Avukat Emine KUŞ
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Hizmetlerimiz
    • Aile Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Gayrimenkul Hukuku
    • İcra İflas Hukuku
    • İş Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Sigorta ve Tazminat Hukuku
    • Ticaret Hukuku
  • Makaleler
  • İletişim
  • Ara
  • Menu Menu
  • LinkedIn
  • Instagram
Blog

Arabulucu Avukat İzmir

Arabulucu Avukat İzmir, İzmir Arabulucu Avukat, Arabulucu Avukatlar İzmir, En İyi Arabulucu Avukat İzmir, İzmirde Arabulucu Avukat

Arabulucu Avukat İzmir, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların dava sürecine gitmeden, çok daha hızlı, ekonomik ve karşılıklı uzlaşma yöntemiyle çözüme kavuşturulmasını sağlayan uzman hukuk profesyonellerini ifade eder. Arabuluculuk, hem iş hem ticari hem de bireysel uyuşmazlıkların çözümünde son yılların en etkili alternatif çözüm yöntemlerinden biri haline gelmiştir. Özellikle İzmir gibi ticaretin yoğun olduğu büyük şehirlerde arabulucu avukatların rolü her geçen gün daha da önem kazanmaktadır.

Arabulucu, tarafsızlık ve gizlilik esaslarına uygun şekilde çalışır; iki tarafın da menfaatlerini gözeterek kalıcı ve uygulanabilir bir çözüm üretir.

Arabulucu Avukat Ne İş Yapar?

İzmir Arabulucu Avukat, uyuşmazlıkların çözümünde aktif şekilde rol alır ve süreci yönetir. Başlıca görevleri:

  • Taraflar arasında iletişim kurmak

  • Sorunun kaynağını objektif şekilde tespit etmek

  • Müzakere ve görüşme sürecini yönetmek

  • Anlaşma seçenekleri sunmak

  • Tarafların üzerinde anlaştığı metni hukuken geçerli hale getirmek

  • Çözümün uygulanabilirliğini sağlamak

Arabulucu avukat, hakem değildir, taraflara karar dayatmaz; iki tarafın ortak noktada buluşmasını sağlar.

İzmir’de Arabuluculuk Hangi Alanlarda Zorunlu?

En İyi Arabulucu Avukat İzmir arabuluculuk zorunlu hale getirilmiştir. İzmir’de en çok başvuru yapılan zorunlu arabuluculuk alanları:

1. İş Hukuku Arabuluculuğu

  • Kıdem tazminatı

  • İhbar tazminatı

  • Fazla mesai alacakları

  • Ücret, prim ve yıllık izin alacakları

  • İşe iade talepleri

2. Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk

  • Şirketler arası alacak–borç problemleri

  • Ticari sözleşmeler

  • Tedarik – ödeme anlaşmazlıkları

  • Hizmet ve ürün teslimi uyuşmazlıkları

3. Tüketici Uyuşmazlıkları

  • Ayıplı ürün

  • Hizmet bedelleri

  • Garanti kapsamı anlaşmazlıkları

Bu alanlarda dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusu zorunludur.

Gönüllü Arabuluculuk Alanları

Zorunlu olmayan, tarafların isteğiyle yürüyen arabuluculuk türleri ise şunlardır:

  • Aile içi uyuşmazlıklar

  • Nafaka ve velayet görüşmeleri

  • Miras anlaşmazlıkları

  • Kira ve taşınmaz ihtilafları

  • Komşuluk uyuşmazlıkları

Bu süreçler mahkemeye gitmeden daha hızlı ve daha düşük maliyetle çözülebilir.

Arabuluculuk Süreci İzmir’de Nasıl İlerler?

1. Başvuru

Taraflardan biri veya vekili Arabuluculuk Bürosu’na başvurur.

2. Arabulucunun Atanması

Taraflara SMS/e-posta ile bilgilendirme yapılır.

3. İlk Toplantı

Taraflar ayrı ayrı veya birlikte görüşmeye çağrılır.

4. Müzakere Süreci

Arabulucu, tarafların pozisyonlarını dinler, çözüm önerilerini tartışır ve ortak noktaları belirler.

5. Anlaşma Belgesi

Uzlaşma sağlandığında hazırlanan anlaşma belgesi mahkeme kararı niteliğindedir.

Bu nedenle arabulucu avukat desteği yalnızca hızlı çözüm değil, aynı zamanda güçlü hukuki güvence sağlar.

Neden Arabulucu Avukat İzmir Tercih Etmelisiniz?

İzmir’de uzman bir arabulucu avukat ile çalışmanın avantajları:

  • Hızlı çözüm

  • Mahkeme masraflarından tasarruf

  • Gizlilik ilkesi

  • Sağlam ve uygulanabilir anlaşma metni

  • Taraflar arasındaki ilişkiyi yıpratmayan çözüm

  • Profesyonel müzakere yönetimi

Uzman bir arabulucu avukat, tarafların ortak noktada buluşmasını kolaylaştırır ve sürecin verimli ilerlemesini sağlar.

Arabuluculuk ile Dava Arasındaki Fark

  • Arabuluculuk daha hızlıdır

  • Daha ekonomiktir

  • Gizlilik vardır

  • İlişkileri korur

  • Çözüm iki tarafın ortak kararıyla belirlenir

Bu nedenle pek çok uyuşmazlık İzmir’de arabuluculuk sayesinde mahkemeye taşınmadan çözüme kavuşmaktadır.

Firmamızın Diğer Bloglarından Olan İzmir Arabulucu Avukat Bloğumuza Tıklayarak Göz Atabilirsiniz.

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/12/arabulucu-avukat-izmir.jpg 540 960 1007Admin https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png 1007Admin2025-12-01 15:05:452025-12-01 18:14:24Arabulucu Avukat İzmir
Blog

İzmir Arabulucu Avukat

İzmir Arabulucu Avukat, Arabulucu Avukat İzmir, İzmir En İyi Arabulucu Avukat, İzmir Arabulucu Avukatlar

İzmir Arabulucu Avukat, taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların mahkemeye gitmeden, hızlı, ekonomik ve dostane şekilde çözülmesini sağlayan uzman hukuk profesyonelleridir. Günümüzde arabuluculuk, hem iş dünyasında hem bireysel uyuşmazlıklarda en çok tercih edilen çözüm yöntemlerinden biri haline gelmiştir. Özellikle İzmir gibi ticari hareketliliğin yüksek olduğu şehirlerde arabulucu avukatların rolü çok daha kritik hale gelmiştir.

Arabuluculuk süreci gönüllülük esasına dayanır; tarafları uzlaştırmayı, ilişkileri korumayı ve en kısa sürede ortak bir çözüme ulaşmayı hedefler. Bu noktada deneyimli bir arabulucu, her iki tarafın da menfaatlerini gözeterek adil bir uzlaşma zemini oluşturur.

Arabulucu Avukat Kimdir?

Arabulucu Avukat İzmir, Adalet Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş, özel eğitimlerden geçmiş ve tarafsızlık esasına göre çalışan hukuk uzmanıdır. Görevleri şunları kapsar:

  • Tarafları bir araya getirmek

  • Sorunu tespit etmek

  • Uzlaşma seçenekleri sunmak

  • Müzakere sürecini yönetmek

  • Uygulanabilir ve bağlayıcı bir anlaşma metni hazırlamak

Bu süreçte hiçbir tarafa üstünlük tanınmaz; amaç adil, hızlı ve sürdürülebilir bir çözüm üretmektir.

İzmir’de Arabuluculuk Neden Önemli?

İzmir En İyi Arabulucu Avukat, sanayinin ve hizmet sektörünün yoğun olduğu bir şehir olması nedeniyle uyuşmazlıkların da sık yaşandığı bir merkezdir. Bu nedenle arabuluculuk:

  • Mahkemelerin iş yükünü azaltır

  • Uyuşmazlıkları çok daha hızlı çözer

  • Tarafların ilişkisini koparmadan ilerler

  • Ekonomik açıdan daha avantajlıdır

  • Gizlilik sağlar

İzmir’de işveren–çalışan, şirket–şirket, kiracı–kiraya veren ve aile içi pek çok uyuşmazlık profesyonel arabulucular tarafından çözüme kavuşturulmaktadır.

İzmir Arabulucu Avukat Hangi Alanlarda Hizmet Verir?

İzmir’de arabulucu avukatlar çok geniş bir alanda faaliyet göstermektedir. En sık başvurulan arabuluculuk türleri:

1. İş Hukuku Arabuluculuğu

  • Kıdem ve ihbar tazminatı

  • Fazla mesai ve ücret alacakları

  • İşe iade talepleri

  • İş sözleşmesi uyuşmazlıkları

(Zorunlu arabuluculuk kapsamındadır.)

2. Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk

  • Şirketler arasındaki alacak-borç anlaşmazlıkları

  • Ortaklık uyuşmazlıkları

  • Ticari sözleşme ihlalleri

  • Tedarik – ödeme problemleri

3. Tüketici Hukuku Arabuluculuğu

  • Ayıplı mal ve hizmet

  • Garanti kapsamı anlaşmazlıkları

  • Fatura ve sözleşme ihtilafları

(Zorunlu arabuluculuk kapsamındadır.)

4. Aile Hukuku Arabuluculuğu (Gönüllü)

  • Nafaka

  • Velayet

  • Mal paylaşımı

  • Aile içi anlaşmazlıklar

5. Kira ve Taşınmaz Uyuşmazlıkları

  • Kira bedeli uyuşmazlıkları

  • Tahliye sorunları

  • Tadilat – depozito anlaşmazlıkları

Arabuluculuk Süreci Nasıl İşler?

İzmir’de bir arabulucu avukatla yürütülen süreç genellikle şu aşamalardan oluşur:

  1. Başvuru ve Dosyanın Açılması

  2. Taraflara Davet Gönderilmesi

  3. Müzakere Toplantılarının Yapılması

  4. Uzlaşma Seçeneklerinin Sunulması

  5. Anlaşma Metninin Hazırlanması

  6. Tarafların İmzaları ile Sürecin Sonlanması

Anlaşma sağlandığında karar, mahkeme kararı niteliğinde bağlayıcı hale gelir.

Neden İzmir’de Uzman Bir Arabulucu Avukat Tercih Edilmeli?
  • Tarafsız ve profesyonel yaklaşım

  • Hızlı çözüm süreci

  • Mahkeme masraf ve sürecinden kaçınma

  • Gizlilik ve güven esası

  • Yeniden ilişki kurmayı destekleyen çözüm odaklı yöntem

İzmir’de deneyimli bir arabulucu, hem zaman kazandırır hem de uyuşmazlığı en az yıpratıcı şekilde çözer.

Firmamızın Diğer Bloglarından Olan Arabulucu Avukat İzmir Bloğumuza Tıklayarak Göz Atabilirsiniz.

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/12/izmir-arabulucu-avukat.jpg 540 960 1007Admin https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png 1007Admin2025-12-01 15:05:322025-12-01 18:14:22İzmir Arabulucu Avukat
Blog

İzmir İcra Avukatı

İzmir İcra Avukatı, İcra Avukatı İzmir, İzmir İcra Avukatları, İzmir En İyi İcra Avukatı, İcra Avukatları İzmir, İzmir İcra Avukat

İzmir İcra Avukatı, alacak takibi, tahsilat işlemleri, icra dosyalarının takibi ve borçlu–alacaklı uyuşmazlıklarının çözümü konusunda uzmanlaşmış hukuk profesyonellerini ifade eder. Ticari yaşamın yoğun olduğu İzmir’de, hem bireysel hem de kurumsal alacakların hızlı ve doğru şekilde tahsil edilebilmesi için icra hukuku alanında tecrübeli bir avukatla çalışmak kritik önem taşır.

İcra ve İflas Hukuku, teknik detayları fazla olan ve küçük hataların bile dosyanın seyrini değiştirebildiği bir alandır. Bu nedenle sürecin en başından itibaren profesyonel bir avukat desteği, hak kaybını önler ve tahsilat sürecini hızlandırır.

İzmir’de İcra Avukatının Görevleri Nelerdir?

İcra Avukatı İzmir, hem borçlu hem de alacaklı adına birçok farklı süreci yönetir. Bu süreçler şunları kapsar:

1. Alacak Takibi Başlatma

  • İlamsız icra takibi

  • İlamsız ödeme emri gönderilmesi

  • İtirazın iptali ve kaldırılması

  • Senet, fatura ve sözleşmeye dayalı alacakların tahsili

2. İlamlı İcra Takibi

Mahkeme kararlarına dayanarak yapılan icra takiplerinde avukat, kararın hızlı şekilde icraya konulmasını sağlar.

3. Haciz İşlemleri

  • Borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarına haciz konulması

  • Banka hesaplarının bloke edilmesi

  • Maaş haczi işlemlerinin başlatılması

4. Borçlu ile Yapılandırma Süreci

Tahsilata yönelik yapılandırma, uzlaşma veya ödeme taksiti planları hazırlanır. Böylece dosya hem hızlı sonuçlanır hem de taraflar arasında daha sağlıklı bir çözüm oluşturulur.

5. İtiraz ve Şikâyet Süreçlerinin Yönetimi

Borçlunun itirazı, kötü niyetli itirazlar, haksız haciz durumları gibi konularda avukat tüm savunma süreçlerini yürütür.

Neden İzmir’de Uzman Bir İcra Avukatı ile Çalışılmalı?

İzmir İcra Avukatları, ticari hacmi geniş, kurumsal ilişkilerin yoğun olduğu bir şehir olduğu için alacak–borç uyuşmazlıkları sıklıkla görülür. Uzman bir icra avukatı ile çalışmak şu avantajları sağlar:

  • Dosyaların hızlı ilerlemesi

  • Hatalı işlem riskinin ortadan kalkması

  • Yasal sürelerin kaçırılmaması

  • Tahsilat oranının artırılması

  • Borçlu/alacaklı iletişiminin profesyonel yürütülmesi

İcra hukukunda zaman çok kritiktir; birkaç günlük gecikme bile hakkın kaybına neden olabilir.

İcra Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

İzmir’de icra sürecine başlayacak olan kişilerin bilmesi gereken en önemli noktalar:

  • Her icra dosyası için farklı strateji gerekir

  • Borçlunun mal varlığı araştırması doğru yapılmalıdır

  • Haciz sürecindeki hatalar telafisi zor sonuçlar doğurabilir

  • Profesyonel avukat desteği sürecin maliyetini düşürür ve hızlandırır

İzmir İcra Avukatı Kimlere Hizmet Verir?
  • Şirketlere

  • Esnafa

  • Serbest meslek sahiplerine

  • Bireysel alacak sahiplerine

  • Finans ve hizmet sektörüne

  • Kiraya verenlere ve kiracılara

  • Tedarikçi firmalara

Her alacak türü için özel hukuki yol haritası hazırlanır.

Alacak Takibi Hangi Belgelere Dayanır?

İcra takibinde en sık kullanılan belgeler şunlardır:

  • Senet

  • Fatura

  • Kira sözleşmesi

  • Hizmet sözleşmesi

  • Protokoller

  • Mahkeme kararları

  • İhtarname ve noter belgeleri

Bu belgelerin doğru sınıflandırılması, takibin başarı oranını yükseltir.

İzmir’de En Çok Yapılan İcra Türleri

  • İlamsız icra

  • İtirazın iptali ve kaldırılması

  • Kira alacağı takibi

  • Aidat ve site/alıcı borcu takibi

  • Banka/kredi kartı alacakları

  • Ticari alacak takipleri

  • Haciz ve satış işlemleri

İzmir İcra Müdürlükleri ile direkt ve hızlı iletişim kuran avukatlar süreci etkin şekilde yönetir.

Firmamızın Diğer Bloglarından Olan Konkordato Komiserliği Avukatı İzmir Bloğumuza Tıklayarak Göz Atabilirsiniz.

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/12/izmir-icra-avukati.jpg 540 960 1007Admin https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png 1007Admin2025-12-01 15:05:122025-12-01 18:14:20İzmir İcra Avukatı
Blog

Konkordato Komiserliği Avukatı İzmir

Konkordato Komiserliği Avukatı İzmir, İzmir Konkordato Komiserliği Avukatı, İzmir Konkordato Komiseri, İzmir Konkordato Avukatı, Konkordato Avukatı İzmir

Konkordato Komiserliği Avukatı İzmir, mali darboğaza giren şirketlerin yeniden yapılandırma sürecinde profesyonel hukuki rehberlik sağlayan, uzmanlık gerektiren bir alandır. Konkordato, borçlu şirketin borçlarını yeniden düzenlemesine, faaliyetlerini sürdürebilmesine ve alacaklıları koruyarak daha sağlıklı bir mali denge kurmasına imkân tanıyan önemli bir süreçtir. Bu süreçte görev alan konkordato komiserleri ve avukatları, şirketin mali yapısını, borç-alacak dengesini ve ödeme taahhütlerini detaylı şekilde inceleyerek hukuki bir yol haritası oluşturur.

Konkordato Komiserliği Nedir?

İzmir Konkordato Komiserliği Avukatı, mahkeme tarafından atanan ve borçlu şirketin mali durumunu inceleyen bağımsız bir uzmandır.
Görevleri arasında şunlar bulunur:

  • Şirketin mali analizini yapmak

  • Alacaklı listelerini doğrulamak

  • Borçlu kurumun faaliyetlerini denetlemek

  • Konkordato projesini hazırlamak

  • Mahkemeye düzenli raporlar sunmak

Bu nedenle sürecin sağlıklı yönetilebilmesi için tecrübeli konkordato komiserliği avukatları ile çalışmak büyük önem taşır.

İzmir’de Konkordato Komiserliği Avukatlarının Rolü

İzmir Konkordato Komiseri, ticaret hacmi yüksek bir şehir olduğundan konkordato başvuruları ve konkordato komiserliği hizmetleri önemli bir yer tutar.
İzmir’de uzmanlaşmış konkordato avukatları:

  • Şirketin mali tablolarını ve risklerini değerlendirir

  • Uygulanabilir konkordato projeleri hazırlar

  • Alacaklı ve borçlu ilişkilerini hukuki zemine oturtur

  • Mahkeme sürecinde temsil sağlar

  • Şirkete özel bir ödeme planı oluşturur

Hem borçlu şirketin hem de alacaklıların haklarını koruyarak sürecin objektif ve adil yürütülmesini sağlarlar.

Konkordato Sürecinin Aşamaları

Bir konkordato dosyasının sağlıklı ilerlemesi için şu aşamalar profesyonel şekilde yönetilir:

1. Ön İnceleme ve Mali Analiz

Avukat, şirketin borç yapısını, varlıklarını ve ödeme güçlüğünün boyutunu analiz eder. Uygunluk varsa konkordato dosyasının hazırlanması planlanır.

2. Konkordato Başvurusunun Hazırlanması

Mahkemeye sunulacak dilekçeler, mali tablolar, faaliyet raporları ve ödeme projeleri eksiksiz hazırlanır.

3. Geçici ve Kesin Mühlet Süreci

Mahkemenin verdiği geçici mühlet ile şirket koruma altına alınır.
Bu süreçte:

  • İcra takipleri durur

  • Faaliyet sürdürülebilirliği korunur

  • Komiser denetiminde çalışma yapılır

4. Alacaklılar Toplantısı ve Oylama

Hazırlanan konkordato projesi alacaklılara sunulur ve hukuki oylama süreci başlar.

5. Konkordato Tasdik Süreci

Mahkeme, konkordato projesinin uygulanabilirliği ve hukuka uygunluğunu değerlendirir. Tasdik edilirse şirket plan çerçevesinde ödeme sistemine geçer.

Neden İzmir’de Uzman Konkordato Avukatı ile Çalışılmalı?

Konkordato süreci teknik, mali ve hukuki açıdan yüksek uzmanlık ister. İzmir’de deneyimli bir konkordato komiserliği avukatı ile çalışmak şu avantajları sağlar:

  • Dosyanın hızlı ve eksiksiz hazırlanması

  • Mahkeme ve komiser süreçlerinin profesyonel yönetimi

  • Şirketin sorunsuz biçimde koruma altına alınması

  • Alacaklılarla sağlıklı iletişim kurulması

  • Tasdik ihtimalinin yükselmesi

Hatalı hazırlanan bir konkordato dosyası sürecin reddedilmesine neden olabilir. Bu nedenle hukuki destek kritik önem taşır.

Konkordato Komiserliği Avukatı İzmir – Hangi Firmalar Tercih Etmeli?

Konkordato konusunda uzman bir hukuk bürosu seçerken dikkat edilmesi gerekenler:

  • Konkordato ve yeniden yapılandırma tecrübesi

  • Mali analiz bilgisi

  • Daha önce yürütülen konkordato dosyaları

  • Alacaklı–borçlu dengesini gözetebilen tarafsız yaklaşım

  • İzmir bölgesindeki ticaret yapısına hâkimiyet

Profesyonel bir ekip, şirketin ekonomik olarak toparlanmasını mümkün hale getirir.

Firmamızın Diğer Bloglarından Olan İzmir İcra Avukatı Bloğumuza Tıklayarak Göz Atabilirsiniz.

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/12/konkordato-komiserligi-avukati-izmir.jpg 540 960 1007Admin https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png 1007Admin2025-12-01 15:05:012025-12-01 18:14:17Konkordato Komiserliği Avukatı İzmir
Hizmetlerimiz, Blog

Anlaşmalı Boşanma Nedir? Şartları Nelerdir? TMK 166

1- Anlaşmalı boşanma nedir?

Anlaşmalı boşanma davası çiftlerin medeni bir şekilde yollarını ayırmasını sağlayan hızlı ve uzlaşmalı bir boşanma türüdür. Bu yazıda anlaşmalı boşanmanın şartlarını, sürecini ve dikkat edilmesi gerekenleri açıklayacağız.

2- Anlaşmalı Boşanma Şartları

  • Türk Medeni Kanuna (TMK 166) göre evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması gerekmektedir.
  • Taraflar birlikte mahkemeye başvurmalı ve birinin açtığı davayı diğeri kabul etmelidir.
  • Taraflar vekilleri olsa dahi mahkemede bizzat bulunmalıdır.
  • Taraflar bir protokol hazırlamalı ve bu protokol her iki tarafça da imzalanmalı; yani kabul edilmelidir.
  • Protokolde çocuğun durumu açıkça tayin edilmelidir.

Bu şartlar sağlandığında hakim anlaşmalı boşanma protokolünü onarlar ve boşanma tek celsede biter.

3- Anlaşmalı Boşanma Davasında Protokol Nasıl Hazırlanır? Dikkat Edilmesi Gerekenler?

Anlaşmalı boşanma protokolü boşanmanın en kritik ve en önemli belgesidir.

  • Nafaka düzenlemeleri
  • Çocuk varsa velayet ve kişisel ilişki tesisi
  • Mal paylaşımı (Hisse devri, Ev, Araba vs)
  • Evcil hayvan varsa bakım ve sahiplik düznlemesi.

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün açık, net ve hukuki terimlerle hazırlanması ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçer.

4- Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davaları genellikle tek celsede sonuçlanır. Dava dilekçesi ve protokol sunulduktan sonra mahkeme duruşma günü verir. Ancak protokolle ilgili mahkemede açıklığı ve netliği ile ilgili bir kanaat oluşmaması durumunda dava süreci uzayabilir.

5- Sık Yapılan Hatalar

  • Protokolde belirsiz ifadelerin kullanılmış olması.
  • Çocukla ilgili düzenlemenin yapılmamış olması.
  • Taraflardan birinin mazeretsiz duruşmaya katılmaması.

Bu hatalar nedeniyle anlaşmalı boşanma davaları reddedilebilmekte ya da dava çekişmeli boşanma davasına dönebilmektedir.

6- Uzman desteği neden önemlidir?

Anlaşmalı boşanma davaları her ne kadar hızlı ve pratik bir yol görünse de sonuçları tüm geleceğinizi etkiler. Özellikle mal paylaşımı, çocuğun velayeti ve yüksek meblağlı nafaka düzenlemelerinde hukuki danışmanlık almak büyük önem taşımaktadır.

Boşanma sürecinizde hem hukuki hem de stratejik destek almak isterseniz danışmanlık hizmetimle yanınızdayım. Detaylı bilgi için iletişime geçin.

 

 

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/11/a-minimalist-and-pro-e1763371086315.png 812 1024 Emine Kuş https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png Emine Kuş2025-11-17 12:16:332025-11-21 18:07:42Anlaşmalı Boşanma Nedir? Şartları Nelerdir? TMK 166
Blog

10. Yargı Paketi: Ceza Hukuku Reformları ve Genel Af Tartışmaları

10. Yargı Paketinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, ceza hukuku alanında; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda önemli değişiklikler yapılmıştır. Peki bu değişiklikler nelerdir?

Öncelikle bu yargı paketiyle toplumda oluşan cezasızlık algısının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Genel af tartışmaları ile bu yargı paketiyle yanıtsız kalmıştır. Yapılan düzenlemelerin ne denli faydalı olacağı tartışmalıdır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Yapılan Değişiklikler

  • Suça teşebbüs halinde verilecek cezada alt sınır artırılmıştır.
  • Kasten yaralama halinde verilecek cezada alt sınırlar artırılmıştır.
  • Kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağrlaşması halinde verilecek ceza alt snırları artırılmıştır.
  • TCK madde 106′ da düzenlenen tehdit suçunun malvarlığı itibriyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülükle edeceğinden bahisle işlenmesi halinde verilecek cezaya alt sınır eklenmiş, ikinci fıkradaki tehditin nitelikli halinin gerçekleşmesi halinde ceza üst sınırı 7 yıla çıkarılmıştır.
  • Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda ceza alt sınırı yükseltilmiştir.

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda Yapılan Değişiklikler

Hükümlülerin koşullu salıverilme hükümlerinden faydalanması için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az 1/10 nin ceza infaz kurumunda geçirilmesi gerekmektedir. Bu süre 5 günden az olamaz.

  • Yeni yargı paketiyle ikinci kez mükerrir olanlar hakkında koşullu salıverilme uygulama imkanı getirilmiştir. Ülkemizde kural olarak hapis cezalarının yarısı, bazı suçlar bakımından 2/3′ si veya 3/4′ ü ceza infaz kurumunda geçirilmelidir. Ayrıca ikinci kez mükerrir olanlara da koşullu salıverilme uygulanma imknaı bulunmamaktadır. Bu düzenleme ile, mükerrir olanlara da şartların gerçekleşmesi halinde koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanma imkanı getirilmiştir. Maddeye göre ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde 1. fıkradaki koşullu salıverilme hükümleri uygulanacak, süreli hapis ceaları bakımından ise koşullu salıverilme oranı 3/4 olarak uygulanacaktır. Buna göre, ikinci kez tekerrür olanlar, ağırlaşmış müebbet cezasının 39 yılının, müebbet hapis cezasının 33 yılının ceza infaz kurumunda geçirmeleri halinde koşullu salıverilmeden faydalanabilecektir.

 

  • 10. Yargı paketiyle özel infaz usullerinde yeni usuller belirlenerek çeşitliliğe gidilmiştir. 5257 sayılı kanunun 110.maddesinde yapılan değişiklikle, haftasonu veya geceleyin infaz usulünün kapsamı kasten işlenen suçlarda 1 yıl 6 aydan 3 yıla, taksirle öldürme suçu hariç taksirle işlenen suçlarda 3 yıldan 5 yıla çıkarılmıştır. Konutta infaz usulünün kapsamı kadın, çocuk ve 65 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 1 yıldan 3 yıla, 70 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 2 yıldan 4 yıla, 75 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 4 yıldan 5 yıla çıkarılmış, 80 yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından toplam 6 yılın konutta infazına karar verilecek şekilde genişletilmiştir.

 

  • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olanlar hariç, hapis cezasına mahkum olanlardan, ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle, ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilenlerin cezasının konutta çektirilmesine karar verilebilecektir.

 

 

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/06/tbmm.jpg 720 1280 Emine Kuş https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png Emine Kuş2025-06-12 11:57:172025-06-12 11:59:1710. Yargı Paketi: Ceza Hukuku Reformları ve Genel Af Tartışmaları
Blog

Türk Hukukunda “Ortak Velayet” Kavramı (TMK madde 335)

Son zamanlarda, evlilik birliğini sonlandırmak isteyen bireyler arasında özellikle öğrenilmek istenen husus, müşterek çocuklar üzerinde ebeveynlerin ortak velayet haklarının bulunup bulunmadığı ve uygulamada sürecin nasıl yürütüldüğüdür.

Ortak velayet hukukumuzda uygulamada çok da uzun bir geçmişe sahip olmayan bir velayet hakkıdır. İlk olarak 2017 yılında Yargıtay’ ın ingiliz vatandaşı olan ve yabancı mahkeme ilamı ile ortak velayete sahip olan tarafların bu haklarının Türk Hukukunda da uygulanabilmesi için yabancı mahkeme ilamının tenfizi talebi ile ilgili yapmış olduğu inceleme ve değerlendirme neticesinde hukukumuzda yer almaya başlamıştır.

Yargıtay 20.02.2017 Tarihli kararı ile Ortak Velayetin Türk Kamu Hukukuna açıkça aykırı olup olmadığını değerlendirmiştir. Kararda öncelikle iç hukukumuzdaki düzenlemeler ele alınmış, daha sonra kamu düzeni anlamında bir değerlendirme yapılmıştır.

İç hukukumuzdaki düzenlemelerde, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 182. maddesi, 335 ve devamı maddeleri ile iç hukukumuz halini alan milletlerarası anlaşmalar inceleme konusu yapılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti adına 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan “11 numaralı Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 numaralı Protokol”, 6684 Sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunarak, 25.03.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girmiş ve iç hukukumuz halini almıştır. Ek 7 numaralı Protokol’ün 5. maddesine göre, “Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Bu madde, devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarına engel değildir”.

Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere dair Milletlerarası Andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi sebebiyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası Andlaşma hükümleri esas alınır. ( Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.90/ son ).

10.02.2012 tarih ve 2010/1 E, 2012/1 K. saylı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile yabancı mahkeme ilamlarının tenfizinde; esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi sebeplerle yabancı kararın tenfizi reddedilemeyeceğini, burada esas alınması gereken kıstasın, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olması gerektiğini ifade etmiştir.

Bu anlamda da iç hukukumuz ve kamu düzeni kavramı ile ilgili açıklamalara göre “ortak velayet” düzenlenmesinin, Türk kamu düzenine “açıkça” aykırı olduğunu ya da Türk toplumunun temel yapısı ve temel çıkarlarını ihlal etmediğinden ORTAK VELAYET kavramı hukukumuzda yerini almaya başlamıştır.

Her ne kadar ortak velayet kavramı çocukların menfeatlerini düşünen bireyler için çok makul ve mantıklı bir yol olarak görünse de, istisnaları olmakla birlikte uygulamada ebeveynler arasında ciddi sorunlara neden olmaktadır.

Ortak Velayet talepleri ile ilgili olarak anlaşmalı olarak boşanan taraflar, ilerleyen süreçte şartların değişmesiyle bu süreci içinden çıkılmaz bir haline getirmekte ve çocuğun menfeatleri görmezden gelinmektedir. Ortak velayet kararı verilmeden önce tüm olasılıklar değerlendirilmeli, tarafların durumları, mahkemelerin süreçte neler dikkat ettikleri hususlarında bir uzmandan yardım alınması özellikle çocukların menfeatine olacaktır.

Bu hususta Arabulucu Avukat Emine KUŞ ile iletişime geçerek, sürecinizi daha sağlıklı yürütmenizi tavsiye ederiz.

 

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/05/127907419_sadchild.jpg 576 697 Emine Kuş https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png Emine Kuş2025-05-03 12:51:212025-05-06 09:48:49Türk Hukukunda “Ortak Velayet” Kavramı (TMK madde 335)
Blog

TMK 510 Mirasçılıktan Çıkarma

TMK 510 ve devam maddelerinde düzenlenen mirasçılıktan çıkarma; kanunun aradığı anlamda aile bağına layık olmadığını gösteren kimseye uygulanan bir medeni hukuk yaptırımı, bir çeşit özel hukuk cezasıdır. Davranışlarıyla miras bırakan ile arasındaki sıkı ve yoğun aile bağlarını koparan mirasçıyı miras bırakanın tasarruflarına karşı korumakta ısrar etmek anlamlı olmayacağından, belli koşullar dâhilinde kanun koyucu miras bırakana ölüme bağlı tasarrufuyla mirasçısını mirasından tümüyle uzaklaştırma imkânı tanımıştır.

Cezai mirasçılıktan çıkarma olarak isimlendirilen bu durumun şartları 4721 Sayılı Kanun’un 510. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

“Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:

1. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,

2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.” .

Görüldüğü üzere; mirasçılıktan cezai çıkarmanın iki temel şartı bulunmaktadır: Bunlar, çıkarma sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ve çıkarmanın ölüme bağlı tasarruf biçiminde yapılmasıdır.

1. Mirasçının, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi

Miras bırakanın ilk çıkarma sebebine dayanabilmesi için, mirasçının mutlaka suçtan mahkûm olması gerekmez. Başka bir deyişle kesinleşmiş mahkûmiyet kararının varlığı bir koşul değildir; aile bağlarını koparacak seviyede kusurlu ve suç teşkil edebilecek hukuka aykırı bir eylemin varlığı, bu konuda verilmiş bir mahkûmiyet kararı olması aranmaksızın, ispat yükü üzerinde olan tarafça, ispata elverişli delillerle ortaya konulabilecektir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, bu sebebin varlığının kabul edilebilmesi için suçun “ağır” olması aranmıştır. Hâkimin suçun ağırlığı konusunda takdir yetkisini kullanırken ceza hukuku kuralları bağlamında değil, işlenen fiilin aile bağlarına yaptığı etki bakımından medeni hukuk esaslarına göre değerlendirmede bulunması gerekir.

2- Mirasçının, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi.

Mirastan çıkarma için ikinci sebep ise; mirasçının, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemiş olması hâlidir.

Aile üyelerinin birbirlerine karşı aile hukukundan doğun yükümlülüklerine ilişkin olarak Medeni Kanunumuzda pek çok hüküm bulunmakla beraber somut olayı da ilgilendiren en genel hüküm Kanun’un 322. maddesinin “Ana, baba ve çocuk, ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde birbirine yardım etmek, saygı ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle yükümlüdür” şeklindeki düzenlenmesidir.

Mirasçılıktan çıkarmaya ilişkin ikinci sebep, aile hukukundan doğan yükümlülüklerin önemli ölçüde yerine getirilmemiş olması, ağır bir suç işlemiş gibi mirasbıranın mirasçısını saklı payından mahrum bırakarak cezalandırılmasını haklı kılacak ağırlık ve yoğunlukta olmalı, bazı yükümlülüklerin ihlal edilmiş olması tek başına yeterli kabul edilmemeli ve ağır bir ihlalin varalığı aranmalıdır.

Neticeten her iki çıkarma sebebinde de hâkim taraflarca sunulan ispat araçlarıyla dosyaya yansıyan vakıaları her somut olayın özelliğine göre ayrı ayrı değerlendirmeli ve mirasçının kanun koyucunun miras bırakının tasarruf özgürlüğüne karşı koruduğu saklı payından dahi mahrum olmasını gerektirir bir durumun var olup olmadığını ortaya koymalıdır.

Medeni kanun 512. maddesi ile ispat yükünü açıklamıştır. Buna göre; ”

Mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.

Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer.

Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, mirasbırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur”.

 

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/02/miras-hukuku.webp 501 752 Emine Kuş https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png Emine Kuş2025-02-14 14:57:522025-05-09 08:50:58TMK 510 Mirasçılıktan Çıkarma
Blog

Kat Mülkiyetinde Güvenlik KMK madde 35

Site veya Apartmanlarda yaşayan sakinler için huzurlu bir şekilde yaşamaları için güvenlik çok önemlidir. Bu anlamda en çok endişe yaratan olaylar hırsızlık olaylarıdır.

Hırsızlık mağduru sakinler, maddi kaybın yanı sıra manevi olarak da yıpranmakta ve olayın etkilerini uzun süre atlatamamaktadır. Bu nedenle KMK madde 35 kapsamında, site yönetimlerince alınacak güvenlik önlemleri büyük önem arz etmektedir. Site yönetimin gerekli güvenlik önlemlerini almaması ya da dışarıdan güvenlik hizmeti alıyorsa aldığı güvenlik hizmetinin ayıplı olması halinde ortaya çıkan zarardan hem site yönetiminin hem de güvenlik şirketinin sorumluluğu doğmaktadır.

Hırsızlık Önlemlerinin Alınması

Apartmanlarda ya da sitelerde hırsızlık olaylarının önlenmesi için alınacak önlemler

  • Karanlık bölgeleri aydınlatmak,
  • Apartman giriş kapılarının sağlam bir malzemeden yapılması önemli bir husustur. Bunun yanında dijital ya da kartlı giriş sistemi kurulması yetkisiz girişleri engelleyecektir.Kapı hidroliği kullanılarak kapının otomotik kapanmasını sağlanarak kapının açık kalması önlenebilir.
  • Apartman ve site girişlerine güvenlik kamera sisteminin kurulması hırsızlık olaylarının önlenmesinde atılacak önemli adımlardandır.
  • Özelikle büyük ölçekli sitelerde, güvenlik hizmetinin alınması ve güvenlik görevlilerinin önemli bölgelere yerleştirilerek düzenli aralıklarla denetim yapması, giriş çıkışlarda kayıt tutması riski önler niteliktedir.
  • Komşuluk ilişkilerinin iyi olması da güvenlik açısından önemlidir. Zira komşuluk ilişkilerinin yüksek olduğu apartmanlarda komşuların birbirlerine karşılıklı olarak daha fazla yardımcı oldukları ve evlerinin korunması anlamında daha hassas oldukları yapılan sosyal deneylerle ortaya çıkmıştır. Özellikle kapı ve pencereden girilmek suretiyle gerçekleştirilen hırsızlıklarda komşuların hassasiyeti önem taşımaktadır.

Hukuki Sorumluluklar ve Yükümlülükler

KMK madde 35′ e göre, ana gayrimenkulün korunması yöneticinin görevlerindendir. Bu görevi yerine getirmek için de site ya da apartman sakinlerinden ana gayrimenkulde güvenliğin sağlanması içn ekipman almakta ya da dışarıdan bir güvenlik hizmeti almaktadır. Bunun karşılığında da site sakinlerinden aidat toplamaktadır. Bu anlamda da güvenliğin layıkıyla yerine getirilmesinden sorumludur. Örneğin bir güvenlik şirketi ile anlaşmışsa şirketin bu görevi layıkıyla yerine getirip getirmediğini denetlemesi gerekmektedir. Sitede meydana gelen güvenliğe ilişkin herhangi bir olayda bu görevi yerine getiren güvenlik şirketi ile Kat Mülkiyeti Kanunu gereği müştereken ve müteselsilen sorumludur. T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2023/1488 K. 2023/3615 T. 11.12.2023 kararında sitede meydana hırsızlık olayında site yönetimini ve güvenlik şirketini uğranan maddi zarardan müşterekn ve müteselsilen sorumlu tutmuştur.

Bu nedenle apartman ya da site yönetimlerinin süreçleri hukuki bir danışman ile yürütmesi kaybı en aza indirgemek hususunda faydalıdır.

 

 

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/kat-mulkiyeti-hukuku-kapsaminda-yonetici-secimi-ve-ilgili-haller_50c57.webp 720 1280 Emine Kuş https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png Emine Kuş2025-01-29 11:52:062025-01-29 12:11:29Kat Mülkiyetinde Güvenlik KMK madde 35
Blog

Soybağının Reddi Davaları TMK 286

Dava hakkı; TMK 286, Koca, ana veya çocuk soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava, dava açma hakkına sahip diğer kişilere karşı açılır. ( Madde 286’nın birinci fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 20.10.2023 tarih ve 32345 sayılı R.G.’de yayımlanan, 26.7.2023 T., 2023/37 E. ve 2023/140 K. sayılı kararı ile, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA geçerli olmak üzere iptal edilmiştir.)

Soybağının çocuk ile baba arasında kurulması, anne ile arasında kurulması kadar basit değildir. Zira çocuğu doğuran kadının ana olduğu kesin karine olarak kabul edilirken, evlilik içinde doğan bir çocuğun babasının koca olduğuna ilişkin kesin bir karine bulunmamaktadır. Hele ki evlilik dışında doğmuş bir çocuğun babasının kim olduğunu saptamak hukuken mümkün olmamakla ancak doğundan sonraki aşamada hukuken belirlenebilmektedir.

TMK madde 285 ile düzenlenen evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu şeklinde babalık karinesi mevcutsa da, bu bir adi karinedir. Yani aksinin ispatı mümkündür.

TMK madde 282′ de çocuk ile baba arasında soybağının, ana ile evlilik, tanıma, hakim hükmü ve evlat edinme yoluyla kurulacağını düzenlemiştir.

Babalık Karinesinin aksinin ispat edilebileceğine yukarıda değinmiştir. Bu ise ancak bir dava ile mümkün olup, bunu sağlayacak dava ise Soybağının Reddi Davası olarak adlandırılmaktadır.

Sobağının reddini sağlayan davanın şartları çocuğun ana rahmine evlilik içinde veya evlilikten önce düşmüş olmasına göre faklılık göstermektedir.  Çocuğun ana rahmine evlilik içinde düşmüş olması halinde, ispat edilmesi gereken husus, çocuğun ana rahmine düştüğü tarihte cinsel ilişkinin imkansız olduğu ya da gerçekleşen cinsel ilişki ile çocuğun ana rahmine düşmesi arasında illiyet bağının olmadığının isptaı gerekmektedir. Diğer taraftan çocuk ana rahmine evlilikten önce veya ayrılık sırasında düşmüş olması halinde babalık karinesi yukarıda incelediğimiz hal kadar kuvvetli değildir. Çocuğun ayrılık zamanında ana rahmine düşmüş olmasının veya evlenmeden önceki 180 günden daha az bir sürede doğduğu anlaşılırsa soybağı reddedilmiş olur.

TMK madde 289 ile hak düşürücü süreler düzenlenmiştir. Buna göre;

Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile 2024 yılında getirilen düzenleme ile Ana doğumdan, çocuk ise ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır.

Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.

Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğmuş ve ana da bu arada yeniden evlenmiş olursa, ikinci evlilikteki koca baba sayılır. Bu karine çürütülürse ilk evlilikteki koca baba sayılır.

Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde baba olduğunu iddia eden kişi, kocanın altsoyu, anası veya babası, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.  Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl, soybağının reddi davasını açar. Kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.

Sonuç itibariyle, Medeni Kanunumuz, soybağının reddini düzenlemekle, tarafların menfeatlerini korumaktadır. Kanun böyle bir tanımamış olsaydı, bir çok uygunsuzluklara ve haksızlıklara yol açılmış olacak ve toplumun temeli sarsılacaktı.

Hukuk büromuz aile temelli özellikle soybağının reddi gibi hassas içerikli davalarda titizlikle çalışmakta ve açmış olduğu davalar ile gizlilik ve şeffaflıkla süreci yürütmektedir. Müvekkillerinin menfeatlari doğrultusunda kamu kurum ve kuruşları ile irtibat sağlayarak herhangi bir hataya mahal vermeyecek şekilde özenle çalışmaktadır.

Her somut olay kendi özelinde değerlendirilmekte olup, TMK madde 286 kapsamında açılacak Soybağının Reddi davalarında uzman bir avukat ile irtibata geçerek hukuki destek almanızda fayda vardır. Daha fazla bilgi için Arabulucu Avukat Emine KUŞ ile irtibata geçiniz.

https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/soybagi.jpg 500 1920 Emine Kuş https://www.avukateminekus.com/wp-content/uploads/2025/01/emine-kus-logo.png Emine Kuş2025-01-22 12:52:112025-01-22 12:52:11Soybağının Reddi Davaları TMK 286
Page 1 of 212

Menü

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Hizmetlerimiz
    • Aile Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Gayrimenkul Hukuku
    • İcra İflas Hukuku
    • İş Hukuku
    • Miras Hukuku
    • Sigorta ve Tazminat Hukuku
    • Ticaret Hukuku
  • Makaleler
  • İletişim

Ofis

İletişim Bilgileri
info@avukateminekus.com
0553 927 70 50

Adres
1347 Sk. No: 8 Daire:
İzmir / TÜRKİYE

Avukat Emine KUŞ, 1986 Eskişehir doğumludur. Eskişehir Yunus Emre Süper Lisesinden mezun olduktan sonra, Kocaeli Hukuk Fakültesinde hukuk eğitimi almıştır. Okumak İçin Tıklayınız...

Menü

  • Ana Sayfa

  • Hakkımızda

  • Hizmetlerimiz

  • Makaleler

  • İletişim

Hizmetlerimiz

  • Aile Hukuku

  • Miras Hukuku

  • Ceza Hukuku

  • İş Hukuku

  • Ticaret Hukuku

  • Tüketici Hukuku

  • İdare Hukuku

  • Sözleşmeler ve Borçlar Hukuku

  • İcra İflas Hukuku

  • Gayrimenkul Hukuku

  • Sigorta ve Tazminat Hukuku

İletişim Bilgileri

  • Telefon

    0553 927 70 50

  • E-Posta

    info@avukateminekus.com

  • Adres

    Akdeniz, 1347. Sk. No:8 D:408, 35210 Konak/İzmir

Web Tasarım: 1007 Medya
Sayfanın başına dön